11 Kasım 2007 Pazar

ŞEYTANIN İNCİLİ

Çekler, 1648'de bir savaş ganimeti olarak başkentlerinden çalınıp İsveç'e götürülen Şeytan İncili'ni geri alabilmek için şimdiye dek çok büyük çabalar harcadılar. Ama her defasında reddedildiler. Çek Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığını da yapan ünlü yazar Vaclav Havel, sırf Şeytan İncili konusunu görüşebilmek için iki kez İsveç'e resmi ziyarette bulundu. Sonunda geçen yıl varılan bir anlaşmayla Devasa Kitap'ın Prag'a götürülmesine karar verildi. Ama sadece bir geçici sergi için...Kısa süre önce İsveç'in başkenti Stockholm'dan esrarengiz bir askeri uçak havalandı. Rotasını Orta Avrupa'ya çeviren ve seferiyle ilgili kimseye bilgi verilmeyen bu askeri uçak özel güvenlik uzmanlarıyla doluydu. Ama uçak, bir devlet adamı, siyasetçi, asker ya da özel bir temsilci taşımıyordu. Hatta bu özel koruma önlemlerinin amacı, uçaktaki bir "insana" zarar gelmesini engellemek de değildi. Askeri uçağın çok özel bir yükü vardı! İsveç ordusunun özel jeti sonunda Prag havaalanına indi! Aynı önlemler bu kez Prag Havaalanı'nda alındı! Uçak, özel bir hangara çekildi, İsveçli ve Çek güvenlik uzmanlarının tekrar tekrar denetledikleri önlemlerin ardından uçağın kapıları açıldı ve özel ambalajındaki Şeytan İncil'i uçaktan indirildi. Çek basını, bu gelişmeyi ertesi gün "Şeytan İncil'i memleketine döndü" manşetiyle duyuracaktı.Duvara gömülmekten kurtulmak içinPeki ama bir kutsal kitabın adı nasıl Şeytan'la birlikte anılabilir? İşte XIII. yüzyılda, o yılların Orta Avrupa'sının Çek Krallığı'nda, manastırlardan birinde yazılan ve macerası sekiz asırdır süren Şeytan İncil'i bu soruya yanıt veriyor. Şeytan İncil'i 160 eşeğin derisinden sayfalara yazılarak hazırlanmış çok büyük bir elyazması kitap. Bir metreye yarım metre ebatlarında, 640 sayfadan ve dış kapakları işlemeli ahşap levhalardan oluşan kitabın ağırlığı tam 75 kilogram. Elyazmasının Latince adı da buna uygun Codex Gigas, yani Devasa Kitap. Şeytan İncili'ne adını, bu elyazması kitabın sayfalarından birine resmedilmiş ve kutsal kitaplarda görmeye alışkın olmadığımız şeytan figürü veriyor.Nerede yazıldığı tam olarak bilinmeyen kitap hakkındaki bilgiler, yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan efsanelerden derlenebiliyor. Bu efsanelere göre, Devasa Kitap'ın yazılış öyküsü bundan tam 800 yıl önce Çek topraklarında Benediktus rahiplerinin bir manastırında başlar. Dua etmeyi ve çalışmayı, bu yöntemle de insanin ahlâki anlamda yenilenmesini savunan, kitap okumayı, elyazmaları hazırlamayı kendilerine amaç edinen bu barışçı rahiplerin bulunduğu manastırda, elyazması işinde çok usta bir rahip büyük bir suç işler. Suç o kadar büyüktür ki, manastır yönetimi de suçlu rahibe çok büyük bir ceza verilmesine karar verir: Canlı canlı bir duvara gömülecektir! Rahip de suçunu kabul etmekte, ama ölüm cezasından da kurtulmak istemektedir. Bunun için manastır yönetimine şöyle bir öneride bulunur: Eğer ölüm cezası iptal edilirse, o da bir gece içinde dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük elyazması İncil'i yazacaktır! Rahibin teklifine göre, elyazması sadece Eski ve Yeni Ahid'i değil, Benediktus rahiplerinin hayata bakışını ve de Çek tarihini de içerecektir. Ayrıca rahip M.S. I yüzyılda yaşamış tarihçilerden Josephus Flavius'un Yahudiler tarihini, o zamana kadar var olan azizlerin listesini, Hıristiyanlar'ın en önemli bayramlarından olan paskalya bayramının nasıl hesaplanması gerektiğini de kitabına alacaktır!Şeytanla pazarlık"Ora et Labora" yani "Dua et ve çalış" sloganıyla yaşayan kara cüppeli, kara kukuletalı Benediktus rahipleri için öneri caziptir! Manastırın bir rahibi eğer bir gecede dünyanın en büyük elyazmasını yazabilirse, bu manastır için de olağanüstü bir övgü anlamına gelecektir. Sonuçta teklif kabul edilir, suçlu papaz hapsedildiği hücreden çıkarılıp çepeçevre elyazması ciltlerle kaplı kütüphaneye götürülür. Masanın üzerine renk renk mürekkepler bırakılır ve ciltlerce kitabı yazmaya uygun, ince bir şekilde tabaklanıp katlanmış eşek derileri de getirilir. Kapılar kapanır.O gece içeride neler olduğunu kimse bilmiyor. Rivayete göre sadece eşek derisine yazan kalemin çıkarttığı cızırtılı seslerin değil, haykırışların, çığlıkların ve tüyler ürperten uğultuların duyulduğu gecenin ardından sabah güneş doğarken kapı açıldığında, manastır yönetimi, bugün paha biçilemeyen dünyanın en büyük elyazması kitabını masanın üzerinde bulur. Rahip ise bitkindir! Diğer rahipler saygı ve hayranlıkla bu harikulade renklerle bezenmiş olağanüstü kitabı karıştırmaya başlarlar. İncil'deki kutsal satırlar okunurken, birden çevrilen sayfalardan birinde, inançlı insanların en büyük düşmanıyla burun buruna gelirler! İncil'in ortalarında bir yerde tam bir sayfa boyutlarında, boynuzlu ve çıplak bir şeytan gözlerini dikmiş, okuyucuya bakmaktadır!Peki Şeytan resmi İncil'e nasıl girmiştir? Efsaneye göre, kitabı yazan rahip bütün ustalığına ve çabalarına rağmen, bir gecede elyazmasını bitiremeyeceğini anlayınca, sabaha karşı Şeytan'ı yardıma çağırır. Kütüphanede beliren Şeytan'ın ise yardım için iki koşulu vardır: Birincisi, rahibin ruhunu kendisine satması, ikincisi ise İncil'in sayfalarından birine kendi resminin çizilmesidir. Gece boyunca süren pazarlık, güneş doğmaya başlarken sona erer. Ölümden kurtulmak isteyen rahip Şeytan'ın isteklerini kabul eder ve Şeytan İncili böyle ortaya çıkar!Peki gerçekler ne diyor? Buraya kadarı efsane; peki gerçekler ne diyor? Tarih, Kodex Gigas'ın (Devasa Kitap'ın) ya da popüler adıyla Şeytan İncili'nin 1200'lü yıllarda Çek Krallığı'nda yazıldığını kabul ediyor. Dünyanın en büyük ve en güzel kitaplarından biri olan, Çek tarihini de içeren kitap Çekler açısından o kadar önemli ki, yüzyıllar boyu, bir ulusun kendini simgeleyen tarihsel bir anıta gösterebileceği en büyük özen gösterilmiş. Kitap sadece Çekler açısından önemli değil; dünyanın sekizinci harikası olarak da anılıyor. Şeytan İncili gerçekten de Avrupa'da birçok manastırda elyazması olarak hazırlanan İncil'ler arasında en büyüğü ve en görkemlisi. Kitabın kaderini, Orta Avrupa'nın bitmez tükenmez savaşlarından biri belirlemiş. 30 Yıl Savaşları olarak da bilinen çarpışmaların sonunda galip gelen İsveç Krallığı'nın askerleri Prag Kraliyet Sarayı'nın en değerli hazinesi olan Şeytan İncili'ni alıp 1648'de İsveç'e götürüyorlar.50 yıl sonra kitap büyük bir tehlike atlatıyor! Sarayda çıkan yangında kül olmasına ramak kala, birileri, İncil'i pencereden atarak ateşten kurtarıyor! Mucizevi bir şekilde alevlerden kurtulan, ama kapağı zarar gören İncil ancak 300 yıl sonra restore ediliyor. O tarihten sonra İsveç Kraliyet Sarayı'nda korunan bu büyük hazine şimdiye kadar sadece iki kez halkın ziyaretine açılmış.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

tam çevirisini ve resmini nasıl bulabilirim