8 Aralık 2007 Cumartesi

SEVDİKLERİMIZİN KİM OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMAK…

SEVDİKLERİMIZİN KİM OLDUĞUNU ASLA UNUTMAMAK…
Bir sabah yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler, tavırlarıyla insanda saygınlık uyandıran bu adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman yapmışlar, ama 'biraz beklemesini ve röntgen
çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmıs ve 'acelesi olduğunu, tetkik istemediğini' söyleyerek kalmak istemiş.
Hemşireler bugünün tatil günü olduğunu hatırlatıp merakla acelesinin sebebini sormuşlar. Adamcağız da: 'Karım huzur evinde kalıyor, her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim, geç kalmak istemiyorum.' demiş. Hemşirelerden biri 'Karinizin, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde. Telefon edip haber verelim' demiş.
Adam oldukça üzgün bir ifade ile 'Ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor. Ben bakamadığım için huzur evinde tedavi de görüyor' demiş. Hemşireler oldukça şaşkın bir halde: 'Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşturuyorsunuz?' demişler. Adam buruk
bir sesle 'Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.' demiş.

Hiç yorum yok: